20 Aralık 2012 Perşembe

Kar yağdı kış geldi...

Evet bugün yılın ilk kar yağışına tanık oldu İstanbul.. Daha doğrusu yılın son karlarından biri; sezonun ilk karı.. Yeni yıla şunun şurasında 10 gün kadar kaldı.. Aslında yılbaşı akşamı kar görmeyeli epey yıl oldu, yağsa ne güzel olur.. Soğuk günlerde romantik anların yanı sıra dışarda üşüyenleri de unutmamak gerek.

14 Kasım 2012 Çarşamba

Sihirli değnek yok maalesef..

Bazen herseye mukemmel bir sekilde yetismek istemek ve yetisememek insani uzebiliyor.. Bu durumda ya kosturdugunuz birseyden feragat edeceksiniz ya da birden fazla is sozkonusuysa mukemmel olmayacaksiniz... Konu cocuklarsa bu pek mumkun degil...

7 Kasım 2012 Çarşamba

Kasımda okumak başkadır..

Eveet, okullar açılalı tam 2 ay oldu.. Yağmurcuk da tüm yaşıtları gibi ilk ayı alışma evresini tamamlamaya çalışarak geçirdi. Yeni eğitim sistemine göre, sınıfta 5,5 yaşında çocuklar olduğu gibi, okumaya bile başlamış 7 yaşına girmiş çocuklar da bulunuyordu. Kıdemli bir tatlı sert öğretmene denk gelmemiz sayesinde sınıftaki kaynaşma ilerledi diye düşünüyorum. Oryantasyonu tamamlayan öğretmenimiz, milli eğitimin müfredatının biraz ötesine hızlanarak hecelemelere ve ilk seslere geçti. Sonuçta dün Yağmur ilk heceli kelimesini okudu ve yazdı: "El ele"!...:)

30 Ekim 2012 Salı

Son bayramda çoluk çocuk..

Aslında "çoluk" karı koca arasında kocanın eşine söylediği bir tabirmiş... Bayramda iki çocukla maaile büyüklerin evinde toplandık... Büyükler tabi ilk olarak bizim ufaklığa yanaştılar, "Aman da ne kadar büyümüş, ne kadar da tatlı!" derken, göz kaş işaretleriyle büyüğü de sevmelerini hatırlattık bol bol:)

15 Ekim 2012 Pazartesi

Kardeş kıskançlığı nasıl birşey?!

21. yüzyılda psikolojinin, iletişim bilimlerinin, sosyolojinin, tıbbın içerdiği verilerin herkes tarafından rahatlıkla paylaşıldığı bir dönemden geçiyoruz. Artık bir yeriniz ağrıdığında doktordan önce internete danışıyoruz. Forumlardaki, bloglardaki, tıp sayfalarındaki yazıları okuyoruz. Kendimize benzer bulgular gördüğümüzde, "hah! tam ben.. dur bakalım ne diyormuş" diye atlıyoruz. Belki iyi yapıyoruz, belki kötü. Ama tarafsız olmak gerekirse, evet önce bir iki satır fikir sahibi olmak güzel bir şey, ama önünde sonunda bir uzmana danışmak gerekiyor sanırım. Eğer konu bir tıbbi mesele ise bir bilen yetmiyor, işin eğitimini almış bir uzman şart oluyor. Ama eğer konu sizin içinizi gıdıklayan, yani sadece merak ettiğiniz bir konu ise, internette paylaşılan olaylar, duygular, size kendinizi yalnız hissettirmeme konusunda yardımcı olabilir. İşte bu yazı da öyle bir yazı..

Gebelikte apandist ameliyatı da geçirdik!

 
Bir akşamüstü, kızım okuldayken aniden sancılandım! Hamileliğimin ilk üç ayı bulantılarla geçtiği için, bu da öyle bir durumdur, gazdır vs diye düşündüm önce. Ama bir baktım, yerimden kıpırdayamıyorum, kitlendim kaldım. Midemin sağ tarafına bir gaz bulutu saplandı kaldı, gitmiyor. Tabi hemen annemi aradım, yakında olduğu için hemen geldi, kızım apandist olmasın dedi! Yok canım dedim, aklımın ucuna bile gelmemişti. Doktorumu aradık ve eğer o akşam verdiği gaz ilacıyla geçmiyorsa, sabah bir mide uzmanına gitmem ve bebeğin iyi olup olmadığına da baktırmam gerektiğini söyledi.

İkinci kez anne oluyordum...

Elimde kan testi sonuçlarıyla polikliniğin önünde ağladığım anı ömrüm boyunca unutmayacağım. Yağmur'un varlığını öğrendiğim günkü kadar şaşkın değildim, olgun bir ifade vardı yüzümde ama yine de ikinci kez bebekle geçireceğim 9 ay için yine çok mutluydum. Hayat biz planlar yaparken başımızdan geçenler gerçekten... İlk yavrumda sürpriz bir şaşkınlık, hayatın ne kadar beklentisiz olduğuna inandırmıştı. İkinci yavrumda da, planlı bir bekleyiş sırasında yaşadıklarım, beni hayata daha da yakınlaştırmıştı.

Kardeş haberiyle yaşanan 9 ay...

Kardeşlik ne zamandır var? İlk insanların "aile" kavramı olmadan sürekli çoğaldıkları, hatta bazen anne ve babaların ayrı ayrı kişiler oldukları, çoluk çocuk komün halinde yaşandığı ilk çağ dönemlerinden bu yana bu kavram vardır herhalde. O zamanlar, bizim şimdi yaptığımız gibi açıp bilimsel makalelerden sonuçlar çıkarmıyorlardı sanırım...:) Biz günümüzde kendi doğal yöntemlerimizi ve bilimi birleştirmeyi tercih ediyoruz sanırım. İşte kızımın kardeş haberini almasıyla geçen ve doğuma kadar gelen süreç...

Deniz'in doğum manifestosu


Ve işte beklenen oldu… Yağmur’a kardeş, annemle babama ikinci evlat geldi.. Hem de annemi sabahın 06.00’sında sancıya tutarak.. Tabi aileyi de ayağa kaldırmış oldum bir heyecan.. Yağmur ablam biraz korktu annemize acı veriyorum diye ama sevgisiyle bizi kısa sürede yatıştırdı.. Babam pazartesi trafiğinde köprüyü 45 dakikada geçerek hem babalığını hem şoförlüğünü gösterdi:)


12 Ekim 2012 Cuma

Deniz, 2012 model


Oğlum Deniz.. 2012 Temmuz'unda dünyaya geldi. İkinci çocuk daha planlı olsun derken, önce 6 ay bizi bekletti, sonra hamileliğimde talihsizce apandist ameliyatını benle birlikte hissetti. Ve ani bir sancıyla doğum tarihinden 10 gün önce aramıza katılmaya karar verdi oğlum... Ten rengi Yağmur'dan daha beyaz, düzgün hatlara sahip bir erkek bebek.. Göbeği erken düşen, saçı erken çıkan, şu an 3 aylık olan ailemizin yeni üyesi... Gülücük atan, sesler çıkaran, sohbeti dinleyen, bol Agu'lu bir yapısı var...:)

21 Eylül 2012 Cuma

Ve doğum nasıl oldu...

Doğum zamanı gelip çattı diyemeyeceğim. Çünkü herşey aniden plansız bir şekilde oldu. Deniz bebek, herşey iyi giderken ve 39.hafta sezaryen ile doğum planlaması yapılmışken; 38.haftanın başında bir sabah 06.00 sularında ani bir sancıyla bize merhaba demeye niyetlendi! Burada benim yaşadıklarımdan ziyade, talihsiz olan, Yağmur'un tüm bu sancı sürecini yaşaması ve belki de ömrü boyunca unutmayacağı bir heyecanla beni hastaneye yetiştirme aşamalarında birebir bunları görmesi oldu. Arabada elimi tuttu, merak etme anne dedi durdu.

18 Eylül 2012 Salı

Yağmur, 2006 model

Kızım Yağmur... 2006 yılı Kasım ayı sonlarında doğdu... Bana hiçbir ağrı yaşatmadı 9 ay boyunca. 40. haftanın son gününe kadar bekledi.. Bir kış çocuğu olmasına karşın, sıcağa gelemez, çabuk terler, mevsimsel riniti mevcut.. Kız olmasına karşın, erkek kadar hareketli.. Yaşamının ilk bir yılını hiç ağlamayan sakin bir bebek olarak geçirdi. Yürümeye başladıktan sonra oldukça hareketli bir yapıya büründü. Müziği, resmi, dansı sever. Öğretmen olma arzusuna sahip. Neşeli, esprili, güven çemberini kırabilenle iyi anlaşan, coşkulu, oyunbaz, duygusal bir yapısı var.