9 Eylül 2013 Pazartesi

Çocuğunuza yazmak...

Doğmamış Çocuğa Mektup kitabını okuyanız var mıdır bilmem. Ben ilk çocuğum Yağmur'a hamile olduğumu öğrendiğimde onu okumuştum. Daha çok ağlamış ve karın ağrısı çekmiştim, ama sanırım annelerin elle ya da sanal ortamlarda çocuklarına dair birşeyler yazma fikri belki de ilk o kitapla atılmıştır.. Bir anneden çocuğuna taa fasulye boyutundayken bile birşeyler yazdırtan o içgüdüler yok mu ah o içgüdüler! Ben de o ilk günlerden başlamıştım yazmaya, hem de yeri geldi ağlayarak...Yine de ağlamak güzel bir şey. İçine atıp duygusuz bir moron olmaktansa; herşeye gözlerinin dolması, birini çok sevip ona bakınca yüzünün kızarması, o uyurken yanına uzanıp burun deliklerinin inip çıktığını gördükçe gözlerinin dolması, karşında şarkı söyleyecek yaşa geldiğinde onu izlerken "Vay be bu yavruyu ben doğurdum!" denmesi harika bir duygu..

31 Temmuz 2013 Çarşamba

Bir sene geçti gitti..


Nasıl oldu olacak mı derken oğluşum Denizcik 1 yaşını doldurdu bile.. Bu bir senenin hiç de öyle kolay geçtiğini söyleyemeyeceğim. Belki de hayatımın en zor yıllarından biriydi. Yağmur'un ablalık deneyimine alışmaya çalışması, kıskanmaları, ilkokula hazırlanması, benim tezimi yazmaya çalışmam ve Deniz'ciğin hayata tutunma çabaları, Alkım'ın işinin yoğunlaşması derken herşey üst üste geldi. Ama halen inanamıyorum, belki de en zor kısmını atlattık. Çok da güzel oldu iki yavruşla bugünlere gelebilmemiz..

3 Ocak 2013 Perşembe

Merhaba 2013

Yalnız ben değilim düşleyen...
Ve yeni bir yıla girdik. Eski olan yıl yaşlı ve kambur olarak uğurlanırdı biz çocukken... İlkokuldayken defterlerimize öyle çizdirirdi öğretmenimiz. Bizim Yağmur öyle birşeyden söz etmedi yaptıkları dersler arasında. Demek ki artık yaptırmıyorlar. Yılbaşı çekilişi de yaptılar mesala. O da bizde vardı. Ama bir fark belirteyim. Biz birbirimize cekilisle alirdik hediyeyi. Bu kez velilerle konuştuk aramizda, kucuklu buyuklu alim gucu cok degisik oyuncaklar oldugu icin herkesin aynı şeyi almasına karar verdik! Ne ilginc degil mi, biz cocukken boyle ucurum dolu bir oyuncak yelpazesi ve sinifsal farkliliklar yoktu.

20 Aralık 2012 Perşembe

Kar yağdı kış geldi...

Evet bugün yılın ilk kar yağışına tanık oldu İstanbul.. Daha doğrusu yılın son karlarından biri; sezonun ilk karı.. Yeni yıla şunun şurasında 10 gün kadar kaldı.. Aslında yılbaşı akşamı kar görmeyeli epey yıl oldu, yağsa ne güzel olur.. Soğuk günlerde romantik anların yanı sıra dışarda üşüyenleri de unutmamak gerek.

14 Kasım 2012 Çarşamba

Sihirli değnek yok maalesef..

Bazen herseye mukemmel bir sekilde yetismek istemek ve yetisememek insani uzebiliyor.. Bu durumda ya kosturdugunuz birseyden feragat edeceksiniz ya da birden fazla is sozkonusuysa mukemmel olmayacaksiniz... Konu cocuklarsa bu pek mumkun degil...

7 Kasım 2012 Çarşamba

Kasımda okumak başkadır..

Eveet, okullar açılalı tam 2 ay oldu.. Yağmurcuk da tüm yaşıtları gibi ilk ayı alışma evresini tamamlamaya çalışarak geçirdi. Yeni eğitim sistemine göre, sınıfta 5,5 yaşında çocuklar olduğu gibi, okumaya bile başlamış 7 yaşına girmiş çocuklar da bulunuyordu. Kıdemli bir tatlı sert öğretmene denk gelmemiz sayesinde sınıftaki kaynaşma ilerledi diye düşünüyorum. Oryantasyonu tamamlayan öğretmenimiz, milli eğitimin müfredatının biraz ötesine hızlanarak hecelemelere ve ilk seslere geçti. Sonuçta dün Yağmur ilk heceli kelimesini okudu ve yazdı: "El ele"!...:)

30 Ekim 2012 Salı

Son bayramda çoluk çocuk..

Aslında "çoluk" karı koca arasında kocanın eşine söylediği bir tabirmiş... Bayramda iki çocukla maaile büyüklerin evinde toplandık... Büyükler tabi ilk olarak bizim ufaklığa yanaştılar, "Aman da ne kadar büyümüş, ne kadar da tatlı!" derken, göz kaş işaretleriyle büyüğü de sevmelerini hatırlattık bol bol:)